Güzelleşmeye yönelik ilgi hem dünyada hem de ülkemizde giderek artıyor. Ameliyatlı ya da ameliyatsız estetik işlemlere olan talep, yaşam koşullarındaki iyileşmeye, tıp ve iletişim alanlarındaki gelişmelere paralel olarak ilerliyor. Bir zamanlar yalnızca ayrıcalıklı kesimlerin erişebildiği bu hizmetler artık her kesimden insanın ulaşabileceği düzeye geldi.
Geçenlerde 40’lı yaşlarda, erkek hastam bizi ziyaret etmek istemiş, kliniğimize uğradı. Gözlerinin içi gülüyor, yaşadığı değişim ve mutluluğu paylaşmak istiyordu. 2 yıl kadar önce yapılan ameliyat sonrası tüm yaşamı değişmiş, ücretli olarak çalıştığı kurumdan ayrılıp kendi işini kurmuş, ardından da eşiyle tanışıp evlenmişti. Kendisini çok iyi hatırlamakla birlikte dikkatle incelememe rağmen yapılan ameliyatın ne olduğunu çıkartamıyordum. Saçlar, burun, yüz hiçbiri değildi. Belki de jinekomasti (erkekte olan meme iriliği)’sini düzeltmiştim? Zorlandığımı anlayıp kulaklarını işaret etti. Şimdi oldu, tabii ki kulaklardı ama dışardan bakıldığında anlamak mümkün değildi. Arşivdeki resimlerle karşılaştırınca durum anlaşıldı. Kepçe olan kulaklar düzeltilmiş, geriye doğru yatırılmıştı. Bizler için sıradan sayılabilecek bir ameliyat insanı bu kadar mı değiştirebilirdi? Örnek o kadar çok ki, bana ilginç gelenleri paylaşırım arada.
Bu konuda çok şey yazılıp çizilmiştir şimdiye dek ama bu kadar zarif ve etkileyici olanına rastlamamıştım (Dr Cihat Borçbakan, Plastik ve Tamir Şirürjisi, 1968) :
“Plastik şirürji (cerrahi) vücutta kaybolmuş eksik kısımların yerine konması deformite ve şekilsizliklerin düzeltilmesini de içine alan bir tamir şirürjisidir.
Bu şekilde plastik şirürji biçimsizlikleri düzelterek kozmetik şirürjiyi de içine alır.
Bugün birçok kimse bir kanser eksizyonu (çıkartımı)’ndan sonra, bir travmadan sonra kaybolan kısmın telafisini, dudak damak yarığı gibi doğuştan olan eksikliklerin tamirini pek olağan karşıladığı halde mesela hafif öne sarkık bir kulağın yahut bir kemer burnun telafisini tabii karşılamaz. Ameliyatını yaptığım baygın bir hastaya yan koğuşta refakat olarak kalan bir ihtiyar bayan “Allah bir an evvel şifaya kavuştursun diye dua ederken yüz kırışıklığından ameliyat olduğunu öğrenince duamı geri aldım” diye odadan fırlamasını hiç unutmam.
Halbuki insanlar nasıl bir baloya giderken traş olmadan pis bir elbise ile gidemez ise normal münasebetlerde de hele cinsler birbirine karşı olan münasebetlerinde de daha cazip olmaya dikkat etmeleri kadar tabii bir şey yoktur.
Bir kere bu kimseler görünür hiçbir zorunlulukları olmadan ameliyat istemekle heyecan ve acı çekmekte, ameliyatın olabilecek komplikasyonlarını evvelden kabullenmekte, hastanede yatmakla hürriyetlerinden fedakarlık etmekte, nihayet bir takım mali külfetlere katlanmaktadırlar. Bunu da hiçbir insan içinden bir zorunluluk duymadan yapmaz. Kulağı öne sarkık bir kız çocuğu saç tuvaletini onu kapayacak şekilde yapar, yüzünde doğuştan leke olan bir çocuk eli ile mütamadiyen orayı kapamak ister, nihayet damak yarıklı kız çocukları arızaları görülmediği halde kendi alemine çekilerek hiç konuşmaz. Bütün bunlar onda bir aşağılık duygusu yaratır. Yine çenesinde böyle doğuştan kıllı, büyükçe bir ben olan altı yaşındaki bir kız çocuğunun uslu uslu masaya yatarak lokal anestezi altında hiç ses çıkarmadan ameliyat olduğunu gördüm, ve böyle vakalar çoktur herkes tarafından da görülmektedir.”
Bu sözler de hekimlik bilgi, beceri ve duyarlılığı açısından tarihe malolmuş bir büyüğümüzden geldi, üstüne söylemek de bize düşmez