Afyon Haber

Fil Hastalığından Koruyacak Öneriler

Abone Ol

Halk arasında fil hastalığı olarak da bilinen 'lenfödem' hastalığı hakkında uyarılarda bulunan Fizyoterapist Berkay Eren, “Lenfödem, şişlik, ağrı, gerginlik hissi ve sık enfeksiyon atakları gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Lenfödemde kollar ve bacaklar en sık etkilenen bölgelerdir. Aynı zamanda yüz, gövde, karın veya genital bölgede de şişmeler meydana gelebilir” dedi.

Medical Park Ordu Hastanesi’nden Fizyoterapist Berkay Eren, halk arasında fil hastalığı olarak da bilinen lenfödemin şişlik, ağrı, gerginlik hissi ve sık enfeksiyon atakları gibi belirtilerle ortaya çıktığını ve hastanın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediğini söyledi. Fzt. Berkay Eren, ilerleyen dönemlerde ise mantar gibi cilt bozukluklarına ve kol, bacak hareketlerinde kısıtlılıklara neden olduğuna dikkat çekerek fil hastalığı (lenfödem) ile ilgili uyarılarda bulundu.

KOL VE BACAKLAR ŞİŞİYORSA DİKKAT EDİLMELİ

Lenfödemin, lenfatik sistemin doğuştan veya sonradan gelişen sebeplerle bozulması sonucu, proteinden zengin sıvının dokular arası boşlukta birikimi olarak tanımlandığını söyleyen Fzt. Berkay Eren, “Lenfödemde kollar ve bacaklar en sık etkilenen bölgelerdir. Aynı zamanda yüz, gövde, karın veya genital bölgede de şişmeler meydana gelebilir. Lenf sisteminin en önemli görevi; doku sıvısının ve içersinde bulunan su, protein, hücreler ve uzun zincirli yağ asitleri gibi maddelerin toplardamar sistemine drenajını yapmak ve taşınmasını sağlamaktır. Lenf sistemi yeterince çalışamazsa, taşımakla sorumlu olduğu maddeleri taşıyamaz ve bu maddeler dolaşıma katılamaz. Bu durum sonucunda, difüzyon süresi artar ve hastada şişlik oluşarak lenfödem gelişir” dedi.

MEME KANSERİ SONRASI GELİŞEBİLİR

Lenfödemin, herhangi bir kanser tipinde, cerrahi veya radyoterapi sonrası da gelişebildiğini dile getiren Fzt. Berkay Eren, Özellikle meme ve prostat kanserleri sonrası gelişme riskinin çok yüksek olduğunu söyledi. Fzt. Eren, “Cerrahinin türüne, çıkarılan lenf bezi sayısına ve radyoterapi uygulamalarına göre lenfödem gelişme riski hastadan hastaya göre değişmektedir. Lenfödem gelişme riski bulunan hastalarda kola darbe almak, sıyrık ve kesikler, böcek ısırıkları ve enfeksiyon gibi sebepler de lenfödem gelişmesine sebep olabilir” şeklinde konuştu.

MEME CERRAHİSİ SONRASI FİZİK TEDAVİ ÖNEMLİ

Lenfödem tanısındaki en ayırıcı durumun hasta hikâyesi olduğuna değinen Fzt. Eren, “Hastanın hikayesi alınırken öncelikle hastada meme cerrahisi, travma veya enfeksiyon durumu olup olmadığı araştırılmalıdır. Ultrason ile görüntüleme, lenfödem için önemli bir tanılama yöntemidir. Ultrasonla kesin tanı konulamazsa, MR gibi diğer görüntüleme yöntemlerinden de faydalanılabilir. Meme kanseri veya cerrahisi geçiren kadınların, cerrahi sonrasında lenfödem gelişme riski için fizik tedavi uzmanlarına muayene olmaları gerekmektedir” dedi.

TEDAVİ DÖRT FARKLI YÖNTEMDEN OLUŞUYOR

Fzt. Berkay Eren, Lenfödem tedavisi ile ilgili şu bilgileri paylaştı: “Lenfödem tedavisinde dünya genelinde kabul edilen tedavi, ‘kompleks boşaltıcı fizyoterapidir.’ Kompleks boşaltıcı fizyoterapi iki fazdan oluşur ve 1. fazda hasta aktif tedaviye alınarak lenfödemi azaltılır. Devamında ise lenfödemin tekrar gelişmemesi için 2.faza geçilerek bası giysisi giydirilir ve hasta düzenli aralıklarla takip edilir. Tedavi 4 farklı yöntemden oluşur. Bunlar manuel lenf drenajı (mld), kompresyon (bandaj ve bası giysisi), cilt bakımı ve egzersizdir.” Fzt. Berkay Eren lenfödemi veya lenfödem riski bulunan kişilerin; enfeksiyonlardan (yanıklar, kesikler, böcek ısırmaları vb.), travmalardan, aşırı sıcaktan (güneş, hamam, sauna, sıcak duş vb.), uzun yolculuklardan, dengesiz beslenme ve aşırı kilodan, ağır egzersizlerden (çekme, itme, dirençli egzersizler) sıkı veya dar kıyafet ve takı kullanımından uzak durmaları gerektiğinin altını çizdi.

AŞIRI TUZDAN KAÇINILMALI BOL SU İÇİLMELİ

Lenfödem (fil hastalığı) hastalarının dikkat etmesi gereken durumlardan bahseden Fzt. Berkay Eren, “Tedaviden sonra kullanılmaya başlanan bası giysisi, özellikle ilk 6 ay tüm gün düzenli kullanılmalıdır. Eğer etkilenen bölge geceleri küçülüyorsa bası giysisi gece çıkarılabilir. Bası giysileri özel günlerde birkaç saatliğine çıkarılabilir. Uçak yolculuğu sırasında bası giysisi ve kompresyon bandajı mutlaka kullanılmalıdır. Kesik ve yanık riski için, mutfak ve bahçe işleri yapılırken eldiven takılmalıdır. Etkilenmiş kola, manikür ve enjeksiyon yaptırılmamalı ve ayaktaki nasırlar kesilmemelidir. Jilet kullanımından kaçınılmalı ve istenmeyen tüyler traş makinesi yardımıyla alınmalıdır. Etkilenen koldan tansiyon ölçülmemelidir. Geceleri etkilenmiş kolun üzerine yatmamaya özen gösterilmelidir. Aşırı kilo alımını önlemek için düzenli beslenilmeli, aşırı tuz kullanılmamalı ve bol su içilmelidir” diyerek sözlerini noktaladı.