Erdal Akar Konferans Salonunda düzenlenen etkinliğe, AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Peker, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Hülya Kaymak, Bolvadin Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. İbrahim Hakkı Ciğerci, Çevre Yönetimi Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Emine Hesna Kandır ile birlikte akademik personel ve öğrenciler katıldı.

“EN YÜKSEK SICAKLIKLARIN 2000’LERDEN SONRA OLMASI TESADÜF DEĞİL”

Fen-Edebiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Okan Bozyurt, 1980’den bugüne kadar en yüksek sıcaklıkların 2000’lerden sonra yaşanmasının tesadüf olmadığını söyledi. Hızlı bir iklim değişikliğinin yaşandığını ifade eden Bozyurt bu durumun normal olmadığını vurguladı. Bozyurt, “Bu bize antropolojik etmenleri çağrıştırmaktadır. Biz buna küresel ısınma adını veriyoruz. Daha önceki dönemlerdeki ısınmalarda insan faktörü yoktur. Daha çok doğal faktörler ön plandadır ve biz onlara ısınma dönemleri diyoruz” dedi. İklim sisteminin ozon tabakasındaki incelme, hava kalitesi, çölleşme, su, biyoçeşitlilik gibi birçok segmentinin bulunduğunu dile getiren Bozyurt, şunları söyledi: “Küresel ısınma bunların her birini ayrı ayrı etkilemektedir. Ozon tabakasında incelmeye neden olan karbon gazlarının üretimi tamamen durdurulmuştur. Bu nedenle incelme kısmen azalmış ve ozon tabakası kendini yenilemeye başlamıştır. Ozon tabakası konusunda bu kadar hızlı adım atılabilirken ısınma konusunda hızlı adım atılamamasında ekonomik nedenler bulunmaktadır. Fosil yakıtlar, tarım ve hayvancılık gibi vazgeçilemeyecek durumlar söz konusudur. Türkiye’nin hava kalitesi 80’li yıllarda daha kötüyken günümüzde daha iyi durumdadır. Bunda en önemli neden ise doğalgazın kullanılmaya başlamasıdır. 80’li yıllarda Ankara’da İstanbul’da hava kirliliği nedeniyle okulların tatil edildiğini hatırlıyorum.”

“KÜRESEL ISINMA KİTLE İMHA SİLAHLARI KADAR TEHLİKELİ”

Bozyurt, yağış miktarlarında ciddi bir azalmanın, sıcaklık ortalamalarında ise ciddi bir yükselmenin olduğunu belirtti. Bozyurt, “15 derece ile 30 derecede yağan yağmur arasında çok fark vardır. 15 derecede yağan yağmur toprakta uzun bir süre kalırken 30 derecede yağan yağmur anında atmosfere karışmaktadır. Son yıllarda bunu Türkiye’de çok net görmeye başladık. Dolayısıyla yağan yağışın pek fazla hükmü kalmamaktadır” dedi. Bozyurt, 2100 yılına kadar dünyada bir milyon kadar canlı türünün yok olacağı yönünde senaryoların var olduğu bilgisini kaydetti. Bozyurt, “Küresel ısınma kitle imha silahı kadar tehlikeli görünüyor. Kitle imha silahlarının sonucu hemen belli olurken küresel ısınmadaki kitle imha sinsice olmakta ve son anda ortaya çıkmaktadır. Şu anda yok oluş başladı fakat farkında değiliz. En çok gözümüze çarpan bal arılarındaki azalmadır. Yüzde otuz civarında bal arılarında azalma olmuştur. Bal arıları yok olursa yeryüzünde ciddi anlamda sıkıntılar ortaya çıkar. Ormansızlaşma artacak, tarımsallaşma azalacak ve besin zincirinin tamamen kırılmasına neden olabilecektir” diye konuştu.

“EKOSİSTEMLER TEHDİT ALTINDA”

Öğretmenlerin programı vardı, yangından kıl payı kurtuldular Öğretmenlerin programı vardı, yangından kıl payı kurtuldular

Afyon Meslek Yüksekokulu Öğr. Grv. Dr. Pelin Sertyeşilışık ise küresel ısınmanın hızlandığını ve zamanın daraldığını belirterek küresel ısınmayı 1,5 derecenin altına indirmek için 2030 yılına kadar yıllık sera gazı emisyonlarını yarıya indirmenin önemli olduğunu kaydetti. Sertyeşilışık, “Önlem alınmazsa hava kirliliğine maruz kalma durumu 10 yıl içinde yüzde 50 artacak ve su ekosistemlerine akan plastik atıklar neredeyse 3 katına çıkacaktır. Bu sorunları ele almak için harekete geçilmelidir” dedi. Dünyanın her yerinde ekosistemlerin tehdit altında olduğunu söyleyen Sertyeşilışık, “Ormanlar ve kurak alanlardan tarım arazileri ve göllere kadar insanlığın varlığının bağlı olduğu doğal alanlar bir devrilme noktasına ulaşıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesine göre gezegendeki arazilerin yüzde kırkı bozulmuş durumda ve bu durum dünya nüfusunun yarısını doğrudan etkilemektedir. Acil önlem alınmazsa dünya nüfusunun dörtte üçünden fazlasını doğrudan etkileyecektir” ifadelerini kullandı.

 “KENTLERDEKİ AĞAÇLAR 5 DERECEYE KADAR SOĞUMA İMKANI SAĞLIYOR”

Sertyeşilışık, öğrencilere arazi bozulması, çölleşme ve kuraklık sorunlarından bahsederek, “Toprak, dünyadaki yaşamı sürdürür. Tarım arazileri, ormanlar, otlaklar, savanlar ve hatta dağlar insanlığa medeniyeti mümkün kılan mal ve hizmetleri sağlar. Bunun için bu alanların bizim için temel önemleri vardır. Her beş saniyede bir futbol sahasına eşdeğer toprak aşınmaktadır. Kentsel alanlardaki ağaçlar havayı 5 dereceye kadar soğutarak klima ihtiyacını yüzde 30 azaltabilmektedirler” diye konuştu. Sertyeşilışık, arazi restorasyonlarının sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için kritik bir öneme sahip olduğunu belirterek, “Bu bağlamda ormanları büyütebilir, su kaynaklarını canlandırabilir ve toprakları geri getirebilir, şehirlerimizi yeşillendirebilir ve toprak dostu yiyecekler yiyebiliriz” dedi. Sertyeşilışık, üniversite bünyesinde yapılan su verimliliği çalışmalarından ise şöyle bahsetti: “Su tasarrufu konusunda personeller ve öğrenciler bilinçlendiriliyor; binalarda su tasarrufu için kontrol çalışmaları yapılıyor. Su verimliliği sistemi ile ilgili son teknolojiye uygun kurulumlar yapılmaktadır. Bir diğer nokta da gri su dediğimiz sular tekrar kullanıma geçirilebilir. Bir de yeşil çatı sistemi ile yağmur suyu tutumu ile ilgili üniversitemiz çalışmalar yapmaktadır.”